Ankara Barosundan Avukat Tuğba Gürsoy Konya’da Barınağı İnceledi: “4 Bin Köpek Duvarla Çevrili Ağaçsız, Kulübesiz 8 Büyük Alanda”

Haber: AKSİYON LADİN PAHA – Kamera: DURSUN ALKAYA

Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Lideri avukat Tuğba Gürsoy, kamuoyuna yansıyan vahşet imajı üzerine Konya Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’ne gitti. Bakımevinde yetkililerle görüşen Gürsoy, “Bizim de müşahedelerimiz itibariyle 4000 tane sokak köpeğinin daima olarak kalıcı olarak orada bulunduğunu gözlemledik. Bunlara ait sekiz tane çok büyük doğal hayat alanı olarak isimlendirdikleri, epey büyük epey bakımsız, ağaçlandırması olmayan ve içerisinde hayvanların barınabilecekleri kulübeler dahi olmayan, etrafı yüksek duvarlar ve tellerle çevrili sekiz adet çok büyük alan tespit ettik.  Bu hayvanlar sürü hayvanı lakin muhakkak sürüler halinde yaşarlar 300-400 köpeğin bir ortada yaşadığı bir sistemde, orada her sabah eminim ki emekçiler 10’ar, 15’er tane her padoğun içerisinden meyyit hayvan topluyorlardır. Hayvanlar burada alfa olanlar yemeğe ulaşır, başkaları ulaşamaz” dedi.

Konya’daki incelemesinin ardından Ankara’ya dönen avukat Tuğba Gürsoy, izlenimlerini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. İlk gün ortaya çıkan olayın ardından gönüllülerin içeri giremediğini ve arbede yaşandığını bu nedenle de bakımevi yetkilileri tarafından gönüllülere izin verilmediğini aktaran Gürsoy “Biz o gün oraya bir avukat kümesi ile birlikte gitmiştik. Avukat olduğumuz için bizi içeri aldılar, gönüllülere müsaade verilmemişti. Bir tane sivil toplum kuruluşu vardı. O da belediye ile işbirliğinde çalışacağı için orada bulunduğunu söylediler. Aslında birinci izlenimlerimizde yasaya karşıt pek çok şey olduğunu tespit ettik” diye konuştu.

“5199 SAYILI KANUNUN İHLAL EDİLDİĞİNİ AÇIK VE NET BİÇİMDE TESPİT ETMİŞ OLDUK”

Öncelikle 5199 sayılı Kanuna göre hayvanların kesin kalıcı yerlerinin olmadığını, sokakların onların yaşam alanı olduğunu belirten Gürsoy, şunları söyledi:

“Bizim de müşahedelerimiz itibariyle 4000 tane sokak köpeğinin daima olarak kalıcı olarak orada bulunduğunu gözlemledik. Bunlara ait sekiz tane çok büyük doğal hayat alanı olarak isimlendirdikleri, epey büyük epey bakımsız ağaçlandırması olmayan ve içerisinde hayvanların barınabilecekleri kulübeler dahi olmayan, etrafı yüksek duvarlar ve tellerle çevrili sekiz adet çok büyük alan tespit ettik.  Bu hayvanlar sürü hayvanı ancak belirli sürüler halinde yaşarlar 300-400 köpeğin bir ortada yaşadığı bir sistemde, orada her sabah eminim ki personeller 10’ar, 15’er tane her padoğun içerisinden meyyit hayvan topluyorlardır. Hayvanlar burada alfa olanlar yemeğe ulaşır, başkaları ulaşamaz. Yani tek tek onlarla ilgilenme imkanınız yoktur bu kalabalıkta. Hayvanları müdafaa kanunu gayesi olan altıncı husus de zati bu istikamette kurulmuş bir unsur. Zira bu hayvanların çok fazla çok kalabalık bir formda toplu bir alanda tutulması, onların hem beslenme gereksinimlerini giderememeleri hem de orada öteki problemlere neden olabileceği için, altıncı husus hakikaten değerli. Burada bunun ihlal edildiğini açık net bir biçimde tespit etmiş bulunduk.”

“VETERİNER SAYISI YETERSİZ”

Çok büyük bir arazi ve çok fazla hayvan olduğunu belirten Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Veteriner doktor sayısı nitekim bu hayvanlara yetecek seviyede değil. Hakikaten toplu hayat alanı olarak tabir ettikleri ve hayvanların tıbbi süreçleri bittikten sonra bırakıldıkları bu sekiz adet dediğimiz yerde çok hasta hayvana denk geldik. Yani biz veteriner tabip değiliz dışarıdan görebildiğimizi söylüyoruz. Tüyleri dökülmüştü derilerinde yaralar vardı. Çok fazla zayıf hayvan vardı. Sayı çok fazla olduğu için, onların beslenme gereksinimini karşılamak da mümkün değil. Mama ölçüsü olarak çok sıkıntı. Emekçi sayısı olarak çok sıkıntı. Yani 4000 tane hayvanın bulunduğu bir ortamın yüzde yüz pak tutulması, yüzde yüz o hayvanların beslenebilmesi ve tıbbi gereksinimlerinin karşılanabilmesi aslında imkansız.”

“TÜRKİYE’DE ZATEN HER ZAMAN, HER DAKİKA YAŞANIYOR, SADECE DELİLLENDİREMİYORUZ, GÖREMİYORUZ”

Konya Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’ndeki imajları dikkatle incelediklerinde, emekçilerin hepsinin olaya reaksiyonsuz kaldıklarını gözlemlediklerini vurgulayan Gürsoy, şöyle konuştu:

“Bu bakım konutu içerisinde maalesef ki bu durum alışılagelmiş bir durum. Kimse garipsemiyor, başını çevirip bakmıyor, pürüz olmaya çalışmıyor. Görüntünün sol tarafında çok dikkatli bakınca görülebiliyor; öbür bir köpeğinde yakalama sopasıyla sürüklenerek o tarafa hakikat getirildiğini gördük. Yeniden görüntünün alt tarafında bir köpek sürüsü güya sırasını beklercesine hayli korkmuş bir halde kuyrukları pısmış yani beden lisanından anladığımız epeyce korkmuş halde o köpek sürüsü de oradan bakıyordu. Maalesef ki buradaki sıradanmış üzere gösterilen o denli hissettirilen durum gösteriyor ki Konya barınağında bakımevinde bu üzere olaylar çokça yaşanmış. Tüm Türkiye’de aslında her vakit, her dakika yaşanıyor. Yalnızca delillendiremiyoruz, göremiyoruz. Gördüklerimize müdahale edebiliyoruz.”

“53 VETERİNER TABİP 4000 TANE KÖPEĞİ NE ORTA MUAYENE ETMİŞ, TEDAVİ ETMİŞ VE HEPSİ NASIL SAĞLIKLIYMIŞ”

“Savcılık yalnızca o köpeği öldüren kişi ve yardımcı olan başka kişi ile ilgili soruşturma başlatmıştı. Aslında bu o denli bir olay değil. Orada bakımsız hayvanlarla ilgili veteriner tabipler sorumlu, orayı denetleme misyonunu yerine getirmeyen Tabiat Müdafaa ve Ulusal Parklar sorumlu. Barınak müdürleri var. Tıpkı formda bakım meskeninin bağlı bulunduğu belediyenin etraf müdafaa daire başkanlıkları var. Münasebetiyle burada belediye liderine kadar ulaşan bir sorumluluk silsilesi var. Pazar akşamı Tabiat Müdafaa Ulusal Parklar Genel Müdürlüğü, 53 adet veteriner doktor ile birlikte bu barınağın tamamını gezdiğini ve buradaki bütün köpeklerin sağlıklı olduğunun tespit edildiğini, yasaya da rastgele bir karşıtlık olmadığını hem internet sitesinden hem toplumsal medya hesaplarından duyurdu. 53 tane veteriner tabip 4000 tane köpeği ne orta muayene etmiş ne orta tedavi etmiş ve hepsi nasıl sağlıklıymış. Zira biz hepimiz gördük epeyce sıhhatsiz köpekler vardı dışarıdan bakınca anlaşılan. Bu rapor ile ilgili olarak da resmi evrakta sahtecilik kabahati argümanı ile raporu düzenleyen bireyler hakkında savcılığa kabahat duyurusunda bulunduk.”

GEÇİCİ HAYVAN BAKIMEVİNDEN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE HAYVAN TESLİMİ YAPILMIYOR

Şu an Konya süreksiz hayvan bakımevinden dışarıya, gönüllülere yahut sivil toplum kuruluşlarına hayvan teslimi yapılmıyor. Bununla ilgili Hayvanların Ömür Hakları Konfederasyonu (HayKonFed) ve birkaç tane sivil toplum kuruluşu görüşme yaptı. Yapılan açıklamalara nazaran, bir sahiplendirme formu düzenleneceği bu formu dolduran uygun bireylere bu hayvanların teslim edileceği beyan edildi. Lakin orada büyük bir küme bekliyor. Pek çok sivil toplum kuruluşu ve gönüllüler hayvanlar şayet verilirse almak üzere araçlarıyla birlikte bekliyorlar. Şu an belediyenin artık köpekleri kedileri alabilirsiniz demesini bekleyen bir insan kümesi var. Şayet bu türlü bir şey olursa natürel ki oradaki hayvanların hepsi olmasa da en azından gereksinimi olan en sıkıntı durumda olanların tahliye edilmesi mümkün olacak”

YASAYA UYGUN DEĞİLDİR

“Buralar süreksiz bakım konutlarıdır ki maddedeki ismi da budur. Bunları barınak haline getirmememiz gerekiyor. Konuşmada barınak dedim birtakım vakitlerde zira barınak haline getirmişler buraları. Buralar yasanın tarifiyle süreksiz rehabilitasyon merkezleri ve bakım konutlarıdır. Yalnızca tıbbi hedefle hayvanlar buralara gelebilir. Tıbbi tedavileri bittikten sonra, aşılanıp kısırlaştıktan sonra yerlerine bırakılması gerekir. Yeniden buralara yavru köpeklerin alınmaması gerekir. Zira viral hastalıklara epeyce açık yerler. Lakin yavru köpekleri de alıyorlar ve o köpeklerin hepsi ölüyor. Tekrar tehlike arz eden ırklar olarak kanunun tanımladığı bir köpek kümesi var. Konya üzerinden konuşacak olursak, gözünüzde canlanması için söylüyorum, bir yemek masası büyüklüğünde alanda o köpekler ömürlerini tamamlıyor. Halbuki burası hayli büyük metrekarelik sahiden çok büyük bir alan. Yaklaşık 150 tane tehlike arz eden ırk olarak tanımlanmış ve orada müebbete mahkum edilmiş köpek var, maddeyle müebbete mahkum edilmiş. O hayvanları, orada daha rahat koşacakları oynayacakları, yani fizikî gereksinimlerini gerçekleştirebilecekleri alanlar tanınabilirken; epey küçük yerlerde, sağı solu gerisi üstü kapalı, güneş almayacak ve önünü de kapatıyorlar bazen hava sirkülasyonunu da kesecek yerler yapılmış. Hayvanlar orada çok önemli bir halde eşya muamelesi görüyor. Hasebiyle o yerlerin de bilhassa tehlike arz eden ırklarla ilgili her belediye bakım konutunda var zira bunlar. O hayvanlar kanunla ömürlerini orada tamamlayacak hayvanlar oldukları için onlara daha geniş onların hayat hakkı uğruna uygun alanlar yapılmasını talep ediyoruz.”

Görüntü dökümü:

VİDEO 1: Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkez Lideri Avukat Tuğba Gürsoy’un açıklamaları

VİDEO2: Konya Rehabilitasyon Merkezi imgesi, Barınaktaki hayvanların kaldıkları güç şartlar